Cumartesi , Nisan 20 2024
Flaş Haber

KONU KAVRAMA TESTİ

En basit isteğimizden en karmaşık düşünce ve duygularımıza kadar söyleyeceklerimizi hep sözcüklerin aracılığıyla anlatırız. Çocuklar da ilkin evlerinde ve yakın çevrelerinde duydukları sözcükleri, bu sözcüklerin söyleniş ve anlamlarını kavramaya çalışarak anadillerini öğrenmeye başlarlar.

1.Paragrafta özellikle neyin önemi üzerinde durulmaktadır?

A) Anadilin önemi
B) Çevremizin önemi
C) Sözcüklerin önemi
D) Evimizin önemi
E) Çocukların önemi

 

 

Biz sanatçıları, sanatları için kullandıkları malzemeye göre ayırıyoruz. Kendini seslerle anlatana müzisyen, sözcüklerle çalışana ozan, renkleri kullanana ressam diyoruz. Bu yalnızca görünüşe bakılarak yapılan bir sınıflandırmadır; oysa sanatçının yapıtı, bütün bunların işbirliğinden doğar. Onun her bir ürününde içindeki sanatçılardan birinin payı vardır.

2.Parçada özelikle vurgulanan aşağıdakilerden hangisidir?

A) Her sanatçı, kendine uygun dille yaşamı anlatmaya çalışır.
B) Sanatçının kendini anlatmak için seçtiği dil, onu diğerlerinden ayırır.
C) Sanatçıları sınıflandırmak için, onların hangi alanda yapıt verdiğine bakılır.
D) Sanatçının oluşturduğu yapıt, bütün sanatların bileşimidir.
E) Her sanatçı, kendi alanının en iyisi olmak için çaba gösterir.

 

 

Sanat ve edebiyat tarihi, pazar tarafından günübirlik tüketilmeden de insanla ilişkiyi sağlayabilmiş örneklerle dolu. Ama bu örnekler çoğunlukla resim, tiyatro, şiir alanlarında görülüyor. Kuşkusuz müzikte de. Çünkü sanatın bu türleri, tüketim toplumları ortaya çıkmadan da vardı; pazar ilişkiler sanat yapıtlarını da şeyleştirme işlemine girişine dek, kendi yerlerine, kendileri olarak sağlamca yerleşmişlerdi.

3.Bu parçadan, aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

A) Tüketim ekonomisinin gelişmesiyle sanatsal yapıtlar da parayla alınır, satılır olmuştur.
B) Sanatsal yapıtların fiyatı ve sürümü bir değer ölçüsüdür.
C) Resim, tiyatro, müzik, şiir sanatının eski yapıtları, sanatın sanat olarak var olabileceğinin kanıtıdır.
D) Sanat ve edebiyatın temel işlevi, insanla ilişkiyi sağlayabilmektir.
E) Resim, tiyatro, şiir, müzik; başlangıcı eskiye da-yanan sanatlardır.

 

 

Şiirin soluğunda, geçmiş, güncel ve gelecek, zamanın uzak dilimleri değildir; tersine iç içedir birbiriyle. An kadar bir kısalıkta, okuyanı hızına uydurarak bütün zamanları dolaştırır. Kiminde zamanın sararmış yapraklarını çevirir, kiminde çağdaşlarına göre fantastik ve geleceği görmede kahin sezgiciliğindedir.

4.Bu paragrafa en uygun başlık, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Şiir ve Biz
B) Geçmiş ve Gelecek
C) Şiir ve Okuyucu
D) Şiirde Yolculuk
E) Şiir ve Gelecek

 

5. Aşağıdaki cümlelerden paragraf oluşturulmak istense, hangisi paragrafın giriş cümlesi olur?

A) Böylece günümüz insanına mutluluk ve güzellik yolları açabiliriz.
B) Yeryüzünde onların çağrısına bir tek insan karşılık verdi mi özlerini taptaze sunarlar bize.
C) Onlara bizim kan ve can vermemizi beklerler.
D) Bizim işimiz bu özü korumak ve yeniden dirilmesi için ölüm uykunsa dalmasını sağlamaktır.
E) Ülkemizde edebiyat eğitimi belli bir geçmişe sahip olmakla beraber yetersizdir.

 

(I) Ozanlar, yetiştikleri toplumun saati ve ibresidirler. (II) Duygu, sezgi, hayal adamları oldukları için toplumda olabilecek olayları, herkesten önce duyar, sezer ve haber verirler. (III) Romanlarında halkın konuştuğu dili kullanırlar. (IV) Onlara bu gücü veren, alışkanlıkların dışına çıkabilmeleridir. (V) Zaten farklılıkları bundan ileri gelmektedir.

6.Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.          B) II.            C) III.              D) IV.              E)V.

 

—-. Bu takkeden ayrılan bir buzul dilimi 3500 m yükseltilere kadar iner. Bu kesimde yamaçlar çok diktir. Kuzeydoğuda bulunan derin vadide eskiden bir kaynak, büyük bir köy ve manastır vardı.

7.Bu paragrafta aşağıdaki cümlelerden biri ile başlamak gerekirse hangisi en uygun olur?

A) Ağrı Dağı takke şeklindedir.
B) Büyük Ağrı’nın tepesi takkeye benzer.
C) Dağın tepesini takke biçimi bir buzul örter.
D) Ağrı Dağı,’nın tepesinde buzul vardır.
E) Dağ, gökyüzünde uzanan bir takkedir.

 

Bütün şiir ve öykülerinde, hatta sanat yazılarında ve eleştirilerinde kendi yaşayışından, sevdiklerinden yo-la çıktı. Büyük ihtirasların değil, küçük mutlulukların, ev ve aile yaşamının, çocukluğunun şiirini söyledi. Bütün yapıtlarında kendi kalmasını bildi.

8.Parçaya göre, yazarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Özgün bir sanatçıdır.
B) Sanatına yaşamını sokmuştur.
C) Çeşitli türlerde yapıt vermiştir.
D) Şiirde ailesini, sevdiklerini ve anılarını işlemiştir.
E) Şiirlerinde büyük olayları işlemiştir.

 

 

(I) Hamide Ana, ısrarcı bakışlarını ısrarcı sözleriyle birleştirerek odaya girdi. (II) Elinde üstü kaymak bağlamış, az şekerli, bir bardak ılık süt vardı.(III) Onca işin arasında beyaz ellerin bana uzattığı bu sütü büyük bir iştahla içtim. (IV) Sonra yorgun gözlerimi deneme sınav sorularına çevirdim. (V) Beyaz kağıt üzerinde siyah mürekkebin dans edişini izlerken uyuya kalmışım.

9.Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde üç duyuyla algılanabilen kavramlar birlikte verilmiştir?

A) I.          B) II.            C) III.              D) IV.              E)V.

 

 

(I) Tam bu çağlarda Yunanlılar Yunanistan, Güney İtalya ve Küçük Asya’da pek çok şehir devleti kurdurlar. (II) Bedensel çaba gerektiren tüm işleri köleler ya-parken özgür yurttaşlara politika ve kültürlerle uğraşacak boş zaman kalıyordu. (III) Bu ortamda insanların düşünüş biçimlerinde müthiş ilerlemeler oldu. (IV) Aynı şekilde birey hazır mitlerin açıklamasına inanmak zorunda kalmadan felsefeli sorular sorabiliyordu. (V) Böylelikle deneyim ve sağduyuya dayanan düşünüş biçimine geçildi.

10.Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi parçaya göre, “insanların düşünüş biçimlerindeki              değişme  ve ilerlemelerin” nedenidir?

A) I.          B) II.            C) III.              D) IV.              E)V.

Ülkemizde, çoğu kez, bir yazara yalnızca bir “kura numarası” verilir. İlk çekilişte bu tek kitaba bir piyango vurmazsa eğer, bir daha kolay kolay şans tanınmaz. Üstelik bundan zararlı çıkan da sadece yazar olmaz. Yayınevi de bundan zarar görür. Yazarında ısrar et-memiş olmanın, ona okuruyla buluşabilmesi içi yete-rince zaman tanınmamış olmanın sonucudur bu. Oy-sa biraz tanıtılmış olsa sevilecek birçok yazar var içi-mizde. Çünkü kimi yazarlar vardır; tiryakileri zamanla oluşur. Yazarı kendi başına keşfetmek, ancak bilinçli okurun işidir. Gerisi için, yayınevinin çabası gerekir.

11.Bu paragrafın bütününde aşağıdakilerden hangisine değinilmiştir?

A) Her sanatçının kendini okuyucuya tanıtma olanağı bulamadığına
B) Yayınevlerinin, yazarları okuyucuya tanıtıp sevdirmekte yetersiz kaldığına
C) Okuyucunun, bir yazarı değerlendirmeye çalıştığına, bazı yapıtlarıyla
D) Yayıncıların, bazı yetenekli yazarlarla ilgili haksız yargılarda bulunduğuna
E) Bazı yazarların yaratıcılıklarının, yayınevleri tarafından engellendiğine

 

 

İnsan başarılı olmak ister. İster; çünkü başarıları ölçüsünde daha iyi koşullar içinde yaşamak, başka bir deyişle her an daha yeterli ve tam kendisi olmak, yokluk karşısında daha iyi direnmek olanağını bulur. Aynı şekilde, insan yaşamındaki her başarı onun da-ha iyi olabilme ümidini taşır. Gerçekten insan, varlığında yer alan daha iyi olabilme ümidi ile içindeki gücü harekete geçirebilir. Bu, onun en büyük varlığıdır.

12.Bu parçadaki asıl anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Gelişme, iyileşme ümidini taşıyan insan, başarıyı yakalar.
B) Başarılı insan olumsuz koşulları hesaba katan insandır.
C) Başarılı insan çalışan, araştıran öğrenendir.
D) Bir işi sonunda erdirinceye kadar uğraş vermek başarının mesajıdır.
E) Başarmak için bazı olanaklara sahip olmak gerekir.

 

Roman uzun soluklu bir yapıt. Bir çağın özünü, yükseliş veya çöküş halindeki bir uygarlığın dikkate değer çizgilerini saptamakla yetinmiyor. Tarih ve psikolojiye muhtaç olduğu malzemeyi sağlamaya da çalışıyor. Romancı sık sık kendini çıkarıyor sahneye… Kişilerini gruplara ayırıyor: İyiler, kötüler.

13.Yukarıdaki parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Romancı romanına kendi düşüncelerini de katıyor.
B) Roman başka bilim dallarına da kaynaklık ediyor
C) Tarihteki asıl gerçekler romanlar sayesinde öğreniliyor
D) Romanlarda konular bütün ayrıntılarıyla uzun uzadıya anlatılıyor
E) Romanda yazar iyilerle kötüleri karşı karşıya getiriyor

 

Söyleyiş sanatının başarıya ulaşmasına yardımcı olan niteliklerin biri de sözlerin söylenişindeki ses gücüdür. Bir şey üzerinde konuşurken, bir parçayı okurken, ya da bir tiyatro yapıtını temsil ederken, gereksiz bağırıp çağırmalar, söze çok yüksek sesle başlayıp nefes yetiştirememek yüzünden düşmeler, gerekli ses tonlarının altında kalmalar anlatımın değerini kaybettirir.

14.Bu parçaya en uygun başlık, aşağıdakilerden hangisi olabilir?

A) Söyleyiş Sanatı ve Ses Gücü
B) Sesin, Söyleyiş Sanatına Zararı
C) Söyleyiş Sanatı
D) Ses Tonları ve Başarı
E) Duygusallık ve Söyleyiş Sanatı

(ı) Pertev Naili Boratav olmak bir mutluluktur. (II) O, erişilmez bir direncin, bir bilim adamı olma direncinin mutluluğudur. (III) Kaynağından koparılmış bu büyük insanın çalışmasını; yokluk, olanaksızlık, yalnızlık – zulümlerden zulüm beğen- hiçbir şey durduramadı. (IV) Folklor hem bir bilim, hem de bir ulusun kökenine, gerçeğine varma işidir. (V) Boratav, her iki gerçeğin de farkına ilk varanlardandır. (VI) Bu yüzden o, yüzyılımızın en büyük bilim adamları arasında anılacaktır.

15.Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.          B) II.            C) III.              D) IV.              E)V.

 

 

(I) Havlıcan, Doğu Asya’da yetişen, baharat olarak kullanılan ıtırlı bir bitkidir.(II) Baharatlar yemeklerimize alışmış olduğumu tadı verir, onlar olmadan yemeklerde aradığımızı bulamayız. (III) Havlıcan iştah açar. (IV) Kullanılan yeri toprak içinde bulunan gövde kısmıdır. (V) Bütün vücuda kuvvet veren bir özelliğe sahiptir.

16.Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi anlatımın akışını bozmaktadır?

A) I.          B) II.            C) III.              D) IV.              E)V.

 

—-. o yurt, dört bir yanından düşmanların yağmasına uğramıştır. Korkaklar, kötüler, ikiyüzlüler ortada kol gezerler. Sorumlular kendi geleceklerinin kaygısındadır. Halk yorgun düşmüş, yoksullaşmış, iç düşmanların eliyle dış düşmanlara satılmıştır.

17.Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygun düşer?

A) Nutuk, bir yurdun, bir toplumun, ümitsiz, yenik, karanlık günlerini betimlemesiyle başlar.
B) Nutukta egemen öğe harekettir.
C) Nutuk’un kahramanı, yansıttığı karanlık bulutlarla kaplı görünüş içinde Samsun’a çıkar.
D) Nutuk bu açıdan, bir inanç, bir iman destanıdır.
E) Nutuk, zengin bir karakter kitabıdır.

 

Bodrum Kalesi diye duyarım. “Şuna gideyim de bir bakayım.” dedim. Kale zaten kentin ortasındaki bir yarımada üzerine kurulmuş. Beş altı yüzyıl önce Sen Jan şövalyeleri tarafından yapılmış bir bina. Şövalyeler bu alameti yapabilmek için kentte Fidyas’ın, Praksiteles’in ne kadar şaheseri varsa, kırıp kırıp kale duvarlarında yapı taşı diye kullanmışlar.

18.Bu parçada aşağıdakilerden hangisi eleştirilmiştir?

A) Bodrum’un kalesiyle ünlenmesi
B) Kalenin uzun bir geçmişe sahip olmaması
C) Kalenin yapımında değerli eserlerin yok olması
D) Kalenin amaca uygun yapılamaması
E) Kalenin halkı değil, belli bir grubu korumaya yönelik olması

 

 

Yağmur sonrası her tarafa katmerli bir toprak kokusunun sindiği sıcak ve yapışkan günlerde köyün çocukları güle oynaya ırmakta yıkanır sonra da kayısıların altına yatarlardı. Olgunlaşan kayısılar birer birer çocukların üstlerine dökülürdü. Toplamakla bitmeyen kayısıların yarısı ağaçta kalır, olgunlaşanlar ya pazara götürülür ya da çocuklara kısmet olurdu.

19.Bu parçada, aşağıdaki duyulardan hangisine yer verilmemiştir?

A) Tatma       B) Koklama       C) Görme      A) Dokunma      E) İşitme

 

Yaşamdan süzdüğü sevgiyi, dostluğu, eleştiriyi, espriyi, derin gözlemleri ve tipleri şiirlerini de ağırlıyor. Dil, günlük kullanımın sıkıcılığından kurtuluyor. Tadına doyulmaz imgelerle, yepyeni söylemlerle, unutulma-ya yüz tutmuş sözcüklerle şiir severlerin gönlünde taht kurmayı iyi biliyor şair.

20.Bu parçada sözü edilen şairle ilgili aşağıdaki yargılar-dan hangisine ulaşılamaz?

A) Şiire yeni ve usta bir söyleyiş getirmiştir.
B) Eski ve yeni şiir tekniklerini çok iyi bilmektedir.
C) Geçmişin söz dağarcığından yararlanmıştır.
D) Yaşamın gerçeklerini, özgün bir anlayışla şaire yansıtmıştır.
E) İyi bir gözlemci olan şair, değişik konulara el atmıştır.

YANITLAR

 

1. A 11. B
2. D 12. A
3. B 13. C
4. D 14. A
5. E 15. C
6. C 16. B
7. C 17. A
8. E 18. C
9. B 19. A
10. B 20. B

 

* Kimi sorularda içerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Hakkında Hasan Hüseyin KÖKEN

3 Ocak 1958'de Eskişehir Seyitgazi'de doğdu. İlkokul,ortaokul ve Liseyi Eskişehir'de,Yüksek öğrenimini Eskişehir ve İstanbul'da tamamladı.Eskişehir Eğitim Enstitüsü'den 1980'de mezun oldu. 1991'de Anadolu Üniveritesi Açık Öğretim Fakültesi'nde lisans tamamladı.Giresun Bulancak Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1980-1986),Kastamonu Tosya Endüstri Meslek Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği ve Müdür Başyardımcılığı (1986-1990), Sakarya Geyve Alifuatpaşa Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1990-1993), Sakarya Ozanlar Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1993-1995), Sakarya Özel Tansel Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1995-1998), Sakarya Özel Tansel Dershanesi Türkçe Öğretmenliği ve Kurum Müdürlüğü (1998-1999), Ankara Birikim Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (1999-2000), Ankara Bilge 2000 Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2000-2002), Ankara Çubuk Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2003-2005), Ankara Seviye Dershanesi -Ankara Polatlı Sistem Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2005-2007), Ankara Dershanelerinde Türkçe Öğretmenliği, Yöneticilikler. (2007-2011), Kocaeli İzmit American Life MEB Danışmanlığı (2011-...)

Ayrıca Kontrol Et

ÖDEV TESTİ 7

Yabancı dillerin etkisinin artması, Türkçenin söz varlığını, söz dizimi özelliklerini olumsuz yönde etkiliyor. Divan Oteli …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir