Cuma , Nisan 19 2024
Flaş Haber

ÖDEV TESTİ 3

Bazı hayvanlar tek tek sözcükler öğrenebilir; fakat kavram geliştiremez, öğrendiği sözcüklerle yeni cümleler oluşturamaz. Burada bilinç değil, bilinçsiz bir öykünme söz konusudur. Bu sözle nesneler arasında bağlantı kurarken, zihnimiz sürekli kavram geliştirir.Bu yeteneğimiz olmasa, nesne ile söz arasında kuracağımız ilişki, papağınınkinden öteye geçemezdi.

1.Yukarıdaki paragrafta asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bazı olaylar taklit etme yeteneği yalnızca papağana özgüdür.
B) Taklit yoluyla öğrenme her varlık için geçerli bir yöntem değildir.
C) Aklını sürekli kullanan insanların kavrama yeteneği de gelişir.
D) İnsan, anlama ve anlamlar arasında ilgi oluşturabilme yeteneği ile diğer canlılardan farklıdır.
E) Bir şeyi bilinçsizce taklit eden insan papağana benzer.

 

Okulda ve iş yaşamında çalışmanın en önemli dürtüsü,görme sevinci ve alınan sonucun toplum için değerini bilmedir. Gençlerde bu ruh güçlerini uyandırmak ve arttırmak okulun başlıca işidir. Yalnız böyle bir psikoloji temeline dayanılarak insanlığın en yüce iki değerine ulaşma isteği ve sevinci yaşatılabilir_ _ _ _ .

2.Düşünce akışına göre bu paragrafın sonuna getirilebilecek cümle aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bu değerler insanın önem verdikleridir her zaman
B) Bunun sonuçları, insanın yararlı yurttaş olmasını ortaya çıkarır.
C) Bunlar da iyi insan ve topluma yardımcı yurttaş olabilmektir.
D) Bilgi ve sanat çalışmanın rehberi olmuştur her Zaman
E) Bunlar da çalışmanın sonunda ortaya çıkanı görme sevinci ve alınan sonucun değerini bilmedir.

 

 

3- Aşağıdaki cümlelerden hangisi bir paragrafın giriş cümlesi olabilir?

A) Bunun sonucunda toplumun değer yargıları ön plana çıkar.
B)Sözcükler de anlamın oluşmasına katkıda bulunabilir.
C)Bunlar da ayrı biçimde öğretici ve açıklayıcıdır.
D)İyi kitap, okuyucunun düş gücünü geliştirip ona mutluluk veren kitaptır.
E)Bu aydına göre iyi kitap, okuruna bir şeyler kazandırabilendir.

 

Bir resmin içinde neler olabilir? Renkler ve renklerini ilişkileri ile ortaya çıkan biçimler. Renkler var olan şeylerdir. Onların sayısız ilişkileri olabilir. Olanaklı olan bu ilişkilerden şunu veya bunu sezip yakalayıp kağıt ya da bez üzerine kalem veya fırça ile saptamak ressamın yaptığı iştir.

4.Yukarıdaki paragraftan çıkarılabilecek en kapsamlı yargı aşağıdakilerden hangisidir?

A) İç dünyasında yaşattıklarını tuvale dökebilen kişidir, ressam.
B) Renklerin ve biçimlerin ilişkisinden oluşmamıştır resim.
C) Doğayı kendi gözlerine göre aktarabilen sanatçıdır ressam.
D) Hayal dünyası çok geniş bir sanatçıdır.
E) Ressam, sezgileri diğer insanlara göre en gelişmiş olan kişidir.

 

 

Örneklendirmelerde; ayrı ayrı köklere değişik ek türlerinin getirilmesiyle kurulmuş sözcükler yerine, ortak bir köke değişik türden ekler getirilerek kurulan sözcüklerin seçilmiş olması, öğrencilerin yapım eklerindeki görev ayrılıkları ile bunlardan doğan anlam ayrılıklarını—-.

5.Yukarıdaki paragraf aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?

A)kolayca dikkat edebilmesini sağlamıştır.
B)kolayca kavrayabilmesini sağlamıştır.
C)kolayca algılanabilmesini sağlamıştır.
D)kolayca öğrenebilmesini sağlamıştır.
E)kolayca anlayabilmesini sağlamıştır.

 

 

İstanbul’dan çıkarken bütün üzüntülerimin kaynağının kafamda olduğuna karar vermiştim. Onu bırakmak istemiştim. Buradan hiçbir şey düşünmeyecek, doğa ötesine tamamıyla veda edecek ve bir köylü nasıl yaşarsa öyle yaşayacaktım. Tamamıyla onlara karışacaktım. Fakat işte görüyorum ki bir çanak suda bir damla zeytinyağı gibiyim. ………. .

6.Yukarıdaki paragrafın sonuna aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A)Başkalarına güvenerek sürekli yanlışlar yapıyordum.
B)Her zaman üstün olmayı sürdürebiliyordum.
C)Olayların karşısında kararlı tutumunu sürdürmeye çalışıyorum.
D)Kimi zaman yüzeydeyim kimi zaman dipteyim
E)Ne karışıyorum ne de dibe çökebiliyorum.

 

 

Okul kitaplarındaki haritalarda bir insan eli kadar küçük görünen Anadolu, birbirine benzemeyen in-sanlarla doludur. Öbek öbek kasabacıklar, kendi içlerine kapanmış, kendi yaşamlarını sürdürürler. Büyük kentlerde oturan ve dünyayı oralardan ibaret sananlar, bu kasabalarda birkaç gün geçirdikleri zaman, kendileri için önemli olan şeylerin adlarının bile burada bilinmediğini görünce şaşırırlar. Bu kasabalarda zamanın ancak resmi dairelerde ve kahvehanenin mermer masası üzerinde çay lekeleriyle yatan bir iki gazetede yürüdüğünü, yayla araların yerini tutan otomobilin ağır ağır dönen yaşamını değiştirmediğini fark edince şaşırır ve hemen kaçmak isterler.

7.Yukarıdaki paragrafta Anadolu kasabalarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A)Biriyle benzerlikleri olmayan insanlarla dolu olduğuna
B)Birbirinin aynı olan yaşam sürdürdüklerine
C)Alışık olmayan insanlar için yaşanılması güç yerler olduğuna
D)Uygarlığın sembolü gibi görünen otomobillerin bile yaşamlarında pek bir değişiklik yaratmadığına
E)Büyük kentlerle hiçbir zaman kıyaslanmayı düşünmediklerine

 

 

Memleket hikayeleri, kötü ve acı yönleri olduğu kadar iyi ve neşeli yanları da gören bir anlayışla kaleme alınmıştır. Anadolu’nun sefaleti, geriliği kadar asiliği ve yüceliği de anlatılmıştır. Yazar, viraneler bozkırlar arasında imarlı yerler, gül bahçeleri de olduğunu görerek Anadolu’ya her yanıyla okurun gözünün önüne sermiş ve öyle anlatmıştır. Dil ve anlatımı, yeni olayları çekici ve hele çevre betimlemeleri çok başarılı olan bu öykülerde teknik de çok kuvvet-lidir. Hiçbir sınırlı açıya hiçbir teze bağlanmaksızın Anadolu insanının birçok sorununu (bugün de var olan) ortaya koymuştur.

8.Yukarıdaki paragraftan “Memleket Hikayeleri” ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A)Anadolu’nun olumlu ve olumsuz yönlerini birlikte anlatmıştır.
B)Bu öyküler Anadolu üslup ve teknik bakımından oldukça başarılıdır.
C)Öykülerde Anadolu her yönüyle okurun gözünde canlandırılmıştır.
D)Olaylara, Anadolu insanının sorunlarına yansız bakarak, bunlar öykülerde dile getirilmiştir.
E)Öyküler, Türk Öykücülüğünün dönüm noktası niteliğini taşır.

 

Sanat anlayışları gibi ölçütleri de değişir. Benim için doğru ve gerçek olan kriterler bir başkası için böyle olmayabilir. Nerede kaldı nesnel değer yargıları! Bütün eleştirmenler aynı kriterleri, aynı ilkeleri doğru, gerçek, değişmez kabul ederler mi? Nesnel sözcüğünü bir eleştirmenin çeşitli yapıtları yargılarken aynı ölçütleri kullanması anlamında alsak, yine olmaz; çünkü her yapıta aynı ölçülerle yaklaşmak olanaksızdır.

9.Yukarıdaki paragrafta asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A)Öznel olmama çabası eleştirinin özüne aykırıdır.
B)Sanatsal yapıtların birbirinden farklı yanları onların değerlendirmelerinde zorluklara neden olabilir.
C)Her eleştiri, öznel yargılar üzerine oturmaya zorunludur.
D)Eleştirmenlerin ölçütlerinde farklılıkların olması kaçınılmazdır.
E)Nesnel olabilmek her eleştirmenin aynı ölçütleri kullanması anlamına gelmez.

 

 

Birçok kişi benim mizahımda oynarken espriyi açıkladığımı söyler, bu doğrudur. Henüz o düzeyde izleyici oluştuğu kanısında değilim, çünkü televizyonlarımızda komedi olayları şekeri unutulmuş aşureye benziyor. Birçok şey yapılıyor; ama nitelikli olanını bulmak çok zor. Bu karmaşa içinde izleyiciye ufacık açıklamalar yapmak da görev oluyor. Benimde yaptığım bundan başka bir şey değil.

10.Yukarıdaki parçada, sanatçının asıl yakındığı aşağıdakilerden hangisidir.?

A) Komedi izleyicisinin yetersiz olduğu
A) Oyunlarında esprilerini açıklamak zorunda kalışı
B) Televizyonlarda düzeyli ve nitelikli komedilere yer verilmeyişi
C) Televizyonlarda komedi yeterince yer verilmemesi
D) İzleyici düzeyinin oldukça düşük olması

 

Tiyatroda son yıllarda giderek artan bir durgunluğa, daha doğrusu gerilemeye tanık oluyoruz. Yeni oyun yazarı ne yazık ki yetişmiyor artık. Oyun yönetmenleri ise çoğu kez üç beş kişiyi bir araya getirip çalıştıran bir antrenörü andırıyor. Oyuncular böylesine başıboş bir ortam içinde yollarını iyice şaşırmış durumdalar. Bu kısır ortamda yapıcı bir seçenek oluşturması beklenen amatör tiyatrolarsa, profesyonel tiyatroların birer kopyası olmaktan öteye geçemiyorlar. 60’lı yılların bu alandaki büyük atılımlarını, şimdi çok eskilerden kalmış bir düş gibi anımsıyoruz.

11.Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Tiyatro alanında bir durgunluğun, gerilemenin yaşandığının
A) Tiyatro oyuncularının da ne yapacaklarının bilemediklerine
B) Tiyatronun yeni oyun yazarlarından yoksun olduğuna
C) 30-40 yıl öncesinde tiyatro alanındaki gelişmelerin şimdikilerde hayal bile edilemediğine
D) Ekonomik krizin en çok tiyatroları etkilediğine

 

12-Aşağıdakilerden hangisi bir paragrafın giriş cümlesi olabilir?

A) Bu konu daha önce de bazı yazarlar tarafından işlenmişti.
B) Genç ozanlar da bu gelişmelerden doğal olarak etkilenmiştir.
C)Sözün özü, yani olanla yeni olmaya uygun olan aynı değildir.
D) Bunu son kez söylediğimde inanılmaz bir tartışma başlamıştı.
E) Ozan her şeyden önce anlaşılmak ve beğenilmek ister.

 

Öykü, bir tiyatro sanatçısının çileli sanat yaşamını ve bu çileler arasında geçirdiği bir aşkı konu alıyor. Ferhan’ın Şehir Tiyatroları’nda başlayan sonra kendi kurduğu toplulukta geçen yaşamını isleyen öykü bize, tiyatro dünyasını, dostlukları, düşmanlıkları ile aktarıyor. Öykünün ağırlık noktasını ise Ferhan ile Derya’nın arasındaki sonu ayrılıkla biten derin aşk oluşturuyor. Başlangıçta ağır alsak ve yer yer özentili hatta zorlamaya kaçan dili, bu fırtınalı aşkı anlatırken belki de gerçekten yaşanmış olduğundan büyük bir akıcılık kazanıyor. Ferhan ve Derya canlı bir tip olarak işlenmiş . Konuşmalar ölçülü, olaylar gerilimi artarak ilerliyor.

13.Yukarıdaki paragrafta sözü edilen öyküyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir ?

A) Konusuna
B) Üslubuna
C) Yaşanmış bir olaydan alındığına
D) Öykü tiplerinin gerçekçi olduğuna
E) Duygusal öğelerin ağır bastığına

 

Bir şiiri yeniden yazmak başka onun bazı sözcüklerini dil kaygısıyla değiştirilmek başkadır. Doğrusunu isterseniz, otuz yıl önce yazılmış bir şiiri yeniden yazma çabasını da pek anlamıyorum ben.O şiir belli bir dönemin, belli bir duyarlılık ortamının, belli bir dil bağlamının ürünüdür ve olduğuna gibi kalmalıdır. Kitap haline gelmiştir, eleştirilere konu olmuştur, antolojilerde o haliyle yer almıştır. Dil kaygısıyla bazı sözcüklerin değiştirilmesi bence daha sakıncalı bir şey. Şiiri bir yapaylığa götürür ve ona ait olmayan bir atmosfer kazandırılır.

14.Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisi vurgulanmıştır?

A) Şiirin salt duyguları dile getirmesi gerektiği
A) Şiirin özünün biçimden daha önemli olduğuna
B) Şiirlerdeki anlam zenginliğinin sözcüklerden apayrı bir özelliğe sahip olduğu
C) Şiirin yazıldığı dilden, bulunduğu ortamdan ve koşullardan ayrı düşünülemeyeceği
D) Şiir çevirilerin şiirin özünün kaybolmasına neden olacağı

 

 

(I)Birini sevmekte ısrar ederseniz, eninde sonunda ondan nefret edersiniz. (II) Bunun tersi olarak da nefret ettiğiniz, yüzünü şeytan görsün dediğiniz kişiye de sırılsıklam tutulursunuz. (III) Çevremizde bunun sayısız örneklerini görebilirsiniz. (IV) Bu örneklerden yola çıkmak bize bir gerçeği anlatır. ( V) Herhangi bir duyguyu öldürmenin yolu onda diretmek, onu sürekli kurcalamaktır.

15.Yukarıdaki parçanın numaralandırılmış cümlelerin hangisinde ana düşünceye yer verilmiştir?

A) I              B) II              C) III               D) IV                  E)V

 

 

Dünyada insanlığın bilmekten insanca yaşamaktan daha güzel, daha doğru bir iş yoktur. Bilimlerin en çetini de bu yaşamı iyi yaşamasını bilmektir. Hastalıkların en belası, bedenimizi sevmemek, küçük görmektir. Ruhunu bedeninden ayırmak isteyen, gücü yeterse bu işi beden hasta iken yapsın ki böylece ruhunu hastalıktan korumuş olsun. Ama bunun dışında ruhu bedenle işbirliği etmeli, onun zevkleri-ne katılmalı, onunla karı- koca olmalı ve beden hazlarına acılaşmalarına meydan vermeden dizgin vurmalı.

16.Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Yaşamı bilerek yaşamın en zor bilimdir.
A) Kişi kendisi küçük gördüğü zaman hastalığa çok yakındır.
B) Ruhunu, bedeninden ayırmak isteyen buna bedeni hasta iken yapmakta zorlanacaktır.
C) Beden ve ruh uyumu olmadığı zaman hastalık kaçınılmaz olur.
D) Beden acılaşmasının meydan vermeden ruha dizgin vurulabilir.

 

 

(I) Öykü yazmak için en uygun zaman gecenin sessizliğidir. (II) Gecenin sessizliği insana neler çağrıştırmaz ki ( III) Aklınıza gelebilecek her şeyi ( IV) Öykü kurgusu oluşturabilmek yöntemi yazardan yazara göre değişir. (V) Kimi yazar aklında oluşturduklarını yazmaya başlayınca konu kendiliğinden ortaya çıkar. (VI) Kimi de önce konuyu saptar sonra öykünün kurgusunu oluşturur.

17.Yukarıdaki paragrafta kaçıncı cümle ile başlayan bölüm, ayrı bir paragrafta yer alabilir?

A) I              B) II              C) III               D) IV                  E)V

 

Mutluluk, insanın yaşama bakışına göre değişen bir kavramdır. Her yerde her şeyde mutluluk hem vardır hem yoktur. Olaylara, nesnelere, çeşitli yaşam sorunlarına bakmayı bileceksin ki oradaki mutluluk filizlerini görebilesin. Sonrası yine senin elinde, bu filizleri hırpalamayıp geliştirmek de kırıp kurutmak da.

18.Yukarıdaki paragrafta asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yaşama bakış açımıza göre değişkenlik gösterebilir, mutluluk.
A) Yaşam sorunları algılama biçimizdir, mutluluk.
B) Mutlu olabilmek için, mutluluğu bulmak kadar sürdürme uğraşı da gerekir.
C) Mutluluğun kaynağının nerede olduğunu bilerek her şeyden önemlidir.
D) Mutluluğun yakalanabilir olup olmayacağı göreceli bir kavramdır.

 

 

İnsanın kendisi için yazması diye bir şey yoktur. Yazma işleminin karşısında okuma etkinliği vardır. Birbirine bağlı bu iki etkinlik iki ayrı kişiliği gerektirir. Akıl ürünü olan bu somut ve imgesel nesneyi yazarla orunun ortaklaşa uğraşı ortaya çıkaracaktır. Sanat, ancak başkası için ve onun aracılığıyla vardır.

19.Yukarıdaki paragrafta asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yazarlar, okurların beklentisini dikkate almak zorundadır.
A) Yazar yazısını yaratırken okurun okuma isteğini de düşünmelidir.
B) Yaratma ile okuma birbirine tamamlayan iki unsurdur.
C) Sanatın varlığı okurun varlığı ile belirgin hale gelir.
D) Sanatın tamamlanması okuru tarafından algılanması sonucundadır.

 

 

Anlamını araştırmak için şiiri deşmek; sesi, yaz gecelerinin yıldızlarını ürperten garip kuşu, eti için öldürmekten farklı olmasa gerek. Bir parça et, susturulan o büyülü sesi karşılamaya yeter mi?

20.Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) Şiirde önemli olan söyleyiş güzelliğidir.
A) Şiirde anlamı araştırmak, şiirin büyüsünü yok eder.
C) Şiir anlaşılmaktan daha çok duyulmak için yazılır.
D) Şiirin güzelliği anlaşılması ile ortaya çıkar.
E) Şair, musikiden yararlanarak duygularını dile getirir.

YANITLAR

 

1. D 11. E
2. E 12. E
3. D 13. E
4. A 14. D
5. A 15. E
6. E 16. B
7. E 17. C
8. E 18. C
9. C 19. C
10. C 20. D

 

* Kimi sorularda içerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Hakkında Hasan Hüseyin KÖKEN

3 Ocak 1958'de Eskişehir Seyitgazi'de doğdu. İlkokul,ortaokul ve Liseyi Eskişehir'de,Yüksek öğrenimini Eskişehir ve İstanbul'da tamamladı.Eskişehir Eğitim Enstitüsü'den 1980'de mezun oldu. 1991'de Anadolu Üniveritesi Açık Öğretim Fakültesi'nde lisans tamamladı.Giresun Bulancak Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1980-1986),Kastamonu Tosya Endüstri Meslek Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği ve Müdür Başyardımcılığı (1986-1990), Sakarya Geyve Alifuatpaşa Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1990-1993), Sakarya Ozanlar Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1993-1995), Sakarya Özel Tansel Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1995-1998), Sakarya Özel Tansel Dershanesi Türkçe Öğretmenliği ve Kurum Müdürlüğü (1998-1999), Ankara Birikim Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (1999-2000), Ankara Bilge 2000 Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2000-2002), Ankara Çubuk Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2003-2005), Ankara Seviye Dershanesi -Ankara Polatlı Sistem Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2005-2007), Ankara Dershanelerinde Türkçe Öğretmenliği, Yöneticilikler. (2007-2011), Kocaeli İzmit American Life MEB Danışmanlığı (2011-...)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir