(I) Sofraya taze fasulye, jöleli soğuk pirzola, armut hoşafı ve pilav kondu. (II) İçecek olarak da çayla süt vardı. (III) Evin beyi bana servis yaptı, biraz da çene çaldı benimle. (IV) Julie’nin ağzından pek söz çıkmıyordu; o, arada bir kuşkuyla bana bakıyordu. (V) Buraya gelişimin gerçek nedenini sanki halimden çıkarmak istiyor gibiydi.
1.Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde “dokunma ve görme” duyularına yer verilmiştir?
- A) I. B)ll. C)lll. D) E) V.
Yönetim, elde bulunan insan ve madde kaynaklarını en verimli şekilde kullanma sanat ve bilimidir. Bu genel tanım çerçevesinde yönetim, uygulandığı alanlara göre adlandırılmaktadır. Askeri yönetim, siyasi yönetim, eğitim yönetimi vb. Etkilediği ve hedeflediği alanlara göre kendi kural ve yasalarına dayanarak verimliliği ve başarıyı hedefleyen, kurumu için vizyon belirleyen ve kurumun misyonu doğrultusunda faaliyetleri planlayan, yürüten, denetleyen ve bireyler tarafından yürütülen kurumsal görevlere de yönetim adı verilir.
2.Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisinden yararlanılmıştır?
A) Açıklama – tanımlama
B) Tartışma – örnekleme
C) Öyküleme – karşılaştırma
D) Açıklama – tanık gösterme
E) Tartışma – tanımlama
Suskun kimseler, lafın zulmünü işittikçe hepten sesten kesilirler, inatçı bir çocuk gibi, kimi zaman başını öne eğerek, kimi zaman karşısındakinin gözünde anlayış bekleyerek, ama her daim sözcükleri boğazında düğümleyerek bakar ve susarlar. Şişer dilleri ağızlarında; dudakları ısırılmaktan yara olur; yine de çözülmez çenelerindeki mühür. Çünkü bilirler ki, gürültü ormanında laflar kifayetsizdir ve hiçbir söz, o an susmak kadar manalı değildir.
3.Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Değişik yapılı cümlelere yer verildiği
B) Devrik cümlelerle anlatımın doğallaştırıldığı
C) Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanıldığı
D) Benzetmeden yararlanıldığı
E) Karşılaştırmaya yer verildiği
İnsanlar, paradigmalar yardımıyla düşünürler. Paradigmayla kastettiğimiz şey, zihnimizdeki kavramları çerçeveler halinde düzenleyen zihni bir modeldir. Bu modeller veya kavram çerçevelerine “mini-inançlar” da denebilir. Zira küçüklüğümüzden bu yana edindiğimiz bilgi ve tecrübelerle birçok mini-inanca sahip oluruz. Meselâ sobaya dokunduğumuzda, ateşin yaktığını anlar ve daha sonra bu inancı test etmeye cesaret edemeyiz.
4.Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri ağır basmaktadır?
A) Açıklama – örnekleme
B) Açıklama – benzetme
C) Tanımlama – tanık gösterme
D) Örnekleme – betimleme
E) Karşılaştırma – açıklama
Güz, o narin hatırlatıcı, bulutlarını seriyor kentin üzerine. Yalnız kente mi, insanın can evine de… Hayat, tatsız bir meyve gibi dişlerinin arasında geziniyor. Arzular, yaprakları savrulmuş bir gül… Kenti, sokakları, sonu gelmez arzulan, patlayan kahkahaları, ince bir tül gibi sarıyor güzün ölümcül rengi. Korkunçtur, kentin akışına kapılmış kalabalıklar, yazdan ve güzden, gelip geçen mevsimlerden haber-sizdir; dudaklarındaki şarkının makamını değiştiren, ölümcül rengin ayrımında değildir.
5.Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişileştirmeye başvurulmuştur.
B) Örneklerden yararlanılmıştır.
C) Benzetmeye yer verilmiştir.
D) Anlatıcının duygusal etkilenmesi yansıtılmıştır.
E) Bitirilmemiş cümleler kullanılmıştır.
Atlı tramvayların en eğlenceli gösterisi, eski Soğukçeşme, yeni Alemdar yokuşundaydı. Burası bugünkü kadar geniş değil, yukarıya doğru ortadaki çınarın sol tarafı genişliğindeydi. Bu dik yokuştan tramvayları iki hayvanla çıkarmak son derece zordu. Salkımsöğüt’te o günkü tramvay şirketinin ahırları vardı. Burada yedek hayvanlar bulundurulurdu.
6.Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Tartışma B) Örnekleme C) Betimleme D) Karşılaştırma E) Öyküleme
İnsanoğlunun bir eve sahip olma hırsı, oldum olası şaşırtmıştır beni. Bir eve sahip olmaktan çok, bir ev düşü kurmak daha cazip gelmiştir bana; daha masum ve daha şiirsel… Ahım şahım bir ev yapmayı, o evde yaşamayı da tabiata karşı bir haksızlık, saygısızlık olarak görürüm. Ormanın içine, denize bakan bir tepeye dikilmiş bir yapının, o güzelim manzarayı inciteceğinden korkarım. Şu üç günlük gelimli gidim-li dünyada, taş çatlasın yirmi otuz sene oturup keyif çatacağım diye tabiatın ahengini bozmaya hakkımız var mı?
7.Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) İkilemeden yararlanılmıştır.
B Niteleyici sözcüklere yer verilmiştir.
C) Deyimlerle söyleyişe zenginlik katılmıştır.
D) Örneklemelere başvurulmuştur.
E) Sözde soru cümlesi kullanılmıştır.
Tren yolu insanları ve onların mekânları, sanki bambaşka bir hayat sürer ve bu hayatı başkalarına sezdirmemek için kendi aralarında sözleşmiş gibi yaşarlar. Her istasyon bir öyküler denizidir ve o istasyonlar ki, güneşin bağrında, salkım söğütlerin, kavakların gölgesine sığınıp, tren saatleri dışında ıssızlığın içinde sanki kaybolur. Uzaklardan tren düdüğü duyulduğunda, biraz sonra gelecek trenin yolcularını karşılamaya, önünde bekleşen tek tük yolcuyu uğurlamaya hazırlanınca yeniden hayata dönerler.
8.Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetmeye başvurulduğu
B) Öykülemeden yararlanıldığı
C) Dolaylı anlatıma yer verildiği
D) İnsan dışı varlıklara insan özelliği verildiği
E) Niteleyici sözcüklerden yararlanıldığı
Ahî kelimesinin kaynağı ile ilgili birbirinden tamamen farklı iki görüş bulunmaktadır. Birinci görüşe göre Ahî kelimesinin kaynağı Türkçe olup “akı” kelimesinin Anadolu’daki söyleniş tarzından doğmaktadır. Ahî, kelimesinin Türkçe olduğunu ileri süren araştırmacılara göre Ahî, kelimedeki “k” harfinin “h” olarak telaffuz edilmesinden ileri gelmektedir. Nitekim, Anadolu’da “k” harfinin “h” ve “ğ” şeklinde telaffuz edildiği bilinmektedir. Örnek olarak, okumak, bakmak yerine “okumah, bahmah veya okumağ, bakmağ” denmektedir. Buna göre Ahî kelimesi “cömert, eli açık” anlamlarına gelen “akı” kelimesinin “h” sesi ile okunmasından türemiş ve terimleşmiştir.
9.Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Açıklama – örnekleme
B) Örnekleme – tanımlama
C) Tartışma – karşılaştırma
D) Karşılaştırma – açıklama
E) Açıklama – tanımlama
Yayalara ayrılmış yollarda iki saatlik bir yürüyüşü geride bırakıp Singen adında bir köye vardım. Bildiğim bir yerdi, daha önce bir kez gelmiştim buraya. Köy yolunda ilerliyordum ki yeni yapılmış bir binanın önünde duran bir araba ilişti gözüme. Bunun dün tanıştığım Singenli bir tüccarın arabası olduğunu hemen anladım. Arabaya koşulmuş, gövdesi acayip beneklerle bezenmiş atı da seçtim. Tüccar tam o sırada binadan çıkıyordu. Arabaya atlayıp yola koyulacaktı anlaşılan.
10.Yukarıdaki paragrafta aşağıdaki anlatım yollarından hangilerine başvurulmuştur?
A) Betimleme – örnekleme
B) Öyküleme – açıklama
C) Açıklama – betimleme
D) Betimleme – karşılaştırma
E) Öyküleme – betimleme
Dilimizde, Altan Öktem’in “İçimde Bir Boşluk Var” adlı kitabı tarzında yazılmış herhangi başka bir kitaba rastlamadım. Sanırım bu üslupla yazılmış ilk kitap “İçimde Bir Boşluk Var”. Dünya edebiyatında ise Alain de Botton’a ait “Felsefenin Tesellisi” adlı kitabı bu tarza örnek verebiliriz. Ama bu iki eser arasındaki en önemli fark, yazılış biçimleri, yani üslupları.
11.Bu parçada düşünceyi geliştirmek için başvurulan yöntem aşağıdakilerden hangisidir?
A) Somutlama B) Tanık gösterme
C) Karşılaştırma D) Benzetme
E) Tanımlama
Birlikler yola koyulurken, kara bulutlar toplanıyor ve dondurucu bir rüzgâr uğulduyordu. Ay yavaş yavaş puslanmıştı. Yarım saat kadar bu dondurucu soğuk altında ilerlediler ve hafif bir karla çileleri de yeniden başlamış oldu. Emin Çavuş’u kumandanı yanından ayırmıyor, ara ara gerideki ve ilerideki birliklere gidip oradakilerin durumlarından haber getirmesini istiyordu.
12.Yukarıdaki paragraf için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Benzetme yapılmıştır.
B) Dokunma ve görme duyusundan yararlanılmıştır.
C) Öyküleyici anlatım kullanılmıştır.
D) Farklı yapıda cümlelere yer verilmiştir.
E) Yansıma sözcüğe yer verilmiştir.
Durmuş Ali Bey sessiz adımlarla müfettişin yattığı odaya yaklaştı. Kapıya kulağını dayadı. İçerden kesik kesik horultular duyuluyordu. “Daha uyuyor!” diye mırıldandı. Lojmanın kapısını açıp dışarıya çıktı. Okulun çevresini kalın bir sis tabakası sarmıştı. Yeni yeni yeşeren çayırların üzerine çiğ tanecikleri düşmüştü. Okulun önünde akan dereden buhar bulutları yükseliyordu. Okulun batısında kalan köyden horoz sesleri geliyordu. Ortalıkta kimsecikler yoktu.
13.Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Çeşitli duyulardan yararlanılmıştır.
B) Yinelemeye başvurulmuştur.
C) Sebep — sonuç ilgisi kurulmuştur.
D) Öyküleyici cümleler kullanılmıştır.
E) Nitelik bildiren sözcüklere yer verilmiştir.
(I) Tatlı bir sabah/toprak ve havayı kış mevsiminin ilk kokuları yalayıp geçmiş. (II) Buruk duruluğu gün yükseldikçe azalan kışsı bir koku… (III) Sığırcık sürüleri bir düzeni kollayarak kırlar üzerinde kayıp gidiyor. (IV) Bir sığır sürüsü de yavaş yavaş yol alıyor ovada. (V) Sıradağlar, ormanlık bayırlar ve iki yanını söğütlerin tuttuğu çay, yeni yapılmış bir resmi andırıyor.
14.Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) de betimlemeye başvurulmuştur.
B) eksiltili bir cümledir.
C) de işitsel ögeden yararlanılmıştır.
D) de yineleme (ikileme) kullanılmıştır.
E) de benzetmeden yararlanılmıştır.
15.Aşağıdakilerden hangisi, anlatımında başvurulan yöntem bakımından diğerlerinden farklıdır?
A)Daha önceki yapıtlarında geçmiş yüzyıllar üzerinde duran yazar, bu yapıtında geleceği ele almış.
B)Bir amacı olmayan sanat, süsten öte bir değer taşımaz; oysa sanat sırf süs olsun diye de yapılmaz.
C) Başarılı olmak için önerdiğim tek reçete çok çalışmaktır.
D) Şairler, şiir yazar ve bu arada da bir şiiriyle de tanınmaya başlar, işte o zaman gerçek şair olunur bence.
E) Okur ve yazar arasındaki hiyerarşiye karşıyım, okurun da potansiyel bir yazar olduğunu düşünüyorum.
Bizi Beyşehir’den Konya’ya götüren kamyon Barsakderesi dedikleri bir boğazda bozuldu. Şoför ve muavini motor kapaklarını açtılar. Oturdukları minderi kaldırıp onun altından çıkardıkları bir sürü alet ve edavatı ortaya döktüler. Sonra saatlerce süren bir tamir başladı. Bazen her ikisi makine-nin altına sürünüp arka üstü yatıyorlar ve elleriyle motorun alt kısmını kurcalıyorlar, bazen de biri şoför mahallinde gaza basıyordu. İkindi güneşi altında kamyonun muşamba kaplı karo serisi tahammül edilemeyecek bir hal almıştı. Yolcular birer birer atlayıp dağıldılar. Bir kısmı merakla şoförü seyrediyordu.
16.Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisinden yararlanılmamıştır?
A) Niteleyici sözcüklerden
B) Olayları birinci kişi ağzından anlatmadan
C) Açıklayıcı cümleler kullanmadan
D Öyküleyici anlatımdan
E) Nesnel cümlelerden
Günümüzdeki genel kanı, şairin çok şiir yazmaması gerektiği yönündedir. Dahası, az ve öz yazmanın bir erdem olduğu düşüncesinin öne çıktığı görülüyor. Bu düşüncenin hangi gerekçelere dayandığını bilmek güç. Ama tahmin etmek zor değil; çok şiir yazan hatalı ve fazlalıktı şiir yazar, demeye getiriliyor. Sadece bununla da kalınmıyor, çok yazanın, hatalı yazacağının kesinliği yönünde bir hava oluşturuluyor. Bense bu düşünceyi kesinlikle onaylamıyorum. Şiirlerin sayısına değil, niteliğine bakmalıyız bence.
17.Yukarıdaki parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tartışma B) Açıklama C) Öyküleme D) Betimleme E) Karşılaştırma
Şiir, slogan kabul etmez. Slogan kendisini tanıyanların göz uçlarında; “propaganda yapmaktan öte bir anlam ifade etmediği sürece şiire giremez. Çünkü hiçbir sloganın ne uygar bir pratiği ne de kültürel bir arka planı ve estetiği vardır. O, ancak bir “reklam platformu”dur. Her slogan, henüz kurulmamış bir düzenin ütopik kurallarını sembolize eder ve geçerliliğini dikte ettirmeye çalışır. Bu bakımdan sloganlar tarih ve coğrafyası değişken, düşünsel göçebeliklerden ibarettir. Göçebe olduklarında devamlı kendilerini değiştirirler ve değişmeye eğilimlidirler.
18.Yukarıdaki parçada yazarın amacı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Okuyucunun düşüncesini değiştirme
B) Okuyucuyu olayların içinde yaşatma
C) Okuyucuya açıklayıcı bilgiler verme
D) Belli bir yeri okuyucunun hatırasında canlandırma
E) Olayları oluş sırasına göre verme
Gün geçtikçe, çağ değiştikçe, değişen okura anlamlı gelecek romanlar yazabilmek için, işi ciddiye alan, çalışkan romancılar gerekmektedir. Belgesellerin ilgi görmeye başlamasını buna bağlıyorum. Artık belgesiz, bütünüyle imge ürünü romanlar yazılmayacak. Her yapıtın gerçeğini arayan, kılı kırk yaran okurlar dönemi olacak önümüzdeki dönem. O yüzden yazarlıklar içinde romancılık, artık bir “meslek” olmalı, romancılar kendilerini sadece bu işe adayabilmelidir.
19.Yukarıdaki parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Amaç — sonuç cümlesi B) Bir düşünceye karşı çıkma
C) Öneri cümlesi D) Örnekleme yapma
E) Deyimlere yer verme
Kenar mahalleler… Birbirine geçmiş, yaslanmış tahta evler… Kiminin kaplamaları biraz daha kararmış, kiminin balkonu biraz daha eğrilmiş, kimi biraz daha öne eğilmiş, kimi biraz daha çömelmiştir. Hepsi hastadır; onları seviyorum; çünkü onlarda kendimi buluyorum.
20.Bu parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangisine örnektir?
A) Betimleme B) Tartışma C) Açıklama D) Öyküleme E) Örnekleme
YANITLAR
1. | A | 11. | C |
2. | A | 12. | A |
3. | C | 13. | C |
4. | A | 14. | C |
5. | B | 15. | A |
6. | C | 16. | C |
7. | D | 17. | A |
8. | C | 18. | A |
9. | A | 19. | D |
10. | E | 20. | A |
*Kimi sorularda İçerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…