Çarşamba , Ekim 30 2024
Flaş Haber

ÖDEV TESTİ 8

Önceleri usta halk ozanlarının etkisinde kalmış sonraları kendine özgü bir tarz geliştirmiştir, Kendinden sonra ge-lenleri olduğu kadar, Cumhuriyet döneminde yetişmiş aydın şairleri de etkilemiştir. Halk edebiyatı geleneğine bağlı kalmış, bütün şiirleri hece ölçüsüyle söylemiştir. Aşk, gurbet, tabiat konularını duru ve akıcı bir Türkçe ile dile getirmiştir. Böylece hem halkın sevgisini kazanmış hem de edebiyatımızdaki haklı ününe kavuşmuştur.

1. Bu parçada sözü edilen şairle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Din dışı konularda şiirler söylemiştir.
B) Birçok sanatçıyı etkilemiştir.
C) Şiirlerinde Halk edebiyatının özellikleri vardır.
D) Süslü, sanatlı, insanı etkileyen bir dili vardır.
E) Halkın sevgisini kazanmış bir ozandır.

 

Ulaşmayı gerçekten isteyen, aklına koyan kişi hedefine varır. “İsteyen” diyorum; ümit etmek, istemek değildir. Dağ karşınızda duruyor, ama siz onun ayağınıza gelmesini bekliyorsunuz. Dağ gelmez, siz ona gideceksiniz. donanımınızı kuşanıp vakit geçirmeden yola çıkın; gece demeden, gündüz demeden;soğuğa, sıcağa, tipiye borana pabuç bırakmadan yolunuza devam edin, Dağa ulaşmamanız için hiçbir neden kalmamış demektir.

2. Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılamaz?

A) Hedefe giden yolda karşılaşılacak engellerle azimle savaşılmalıdır.
B) Başarmayı ümit etmek, onu istemekten önemlidir.
C) Hedefe, durup beklemekle değil, ona doğru harekete geçmekle ulaşılır.
D) Başarı, başarmak için kararlı davrananların hakkıdır.
E) Hedefe ulaşmayı başarmak için esaslı hazırlık yapmak gerekir.

 

Onun romanlarındaki kişilerin hemen hepsi kanaatkar ve esirgemez insanlardır; doyacak kadar ekmek hakkı, uyku hakkı, oyun hakkı, okuma hakkı, namus hakkı isterler, fazla değil. Hepsi düşler kurar, rahatça geçmişlerinin özlemini duyar, kötü durumlarda bile geleceğe aydınlık bir umutla bakarlar ve yardımlaşırlar.

3. Yazarın yapıtlarında işlediği kişiler aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilemez?

A) Yarınlara İyimser bakan
B) Beklentilerinde ölçülü
C) Gözleri ve gönülleri tok
D) Eski günlerini arayan
E) Bireysel düşünen

 

Çizgi romanlar artık yalnızca koleksiyoncuların evlerinde ve sahaf dükkânlarının raflarında görülebilen nadide kitaplar değil. Artık Internet gibi İletişim araçları sayesinde Türk çizgi roman okurları birbiriyle iletişim kurabiliyorlar. Daha da önemlisi, Türkiye’de ve dünyadaki çizgi romanla ilgili gelişmeleri yakından takip edebiliyorlar. Bu okurlar artık yalnızca çizgi roman okumakla yetinmiyor, çizgi roman üzerinde kafa yoruyor, araştırıyor ve düşüncelerini yazıya döküyorlar.

4. Bu parçada çizgi roman okurlarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Çizgi roman konusunda araştırma inceleme ve yazma çalışması yaptıklarına

B) Birbirleriyle teknolojik iletişim kurabildiklerine
C) Çizgi romanlara daha kolay ulaşabildiklerine
D) Çizgi romanla ilgili yurtiçi ve yurtdışı gelişmeleri izleyebildiklerine
E) Edebiyatımıza yeni, çizgi romanlar kazandırdıklarına

 

Atom çağından öncesine dönelim diyemiyorum. Tarihsel gelişmeyi geriye çeviremeyiz. Atomla birlikte yaşamaya alışmalıyız, diyorum. Bugünkü durumuyla, yaşamaların en tehlikelisi bu. Ama siz de biliyorsunuz, atom bombası değil tehlikeli olan. İnsanlar, tehlikenin kaynağı. Atom bombasıyla korkutan da öldüren de insanlar.

5. Paragrafın yazan için, aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A)Atom bombasının bilinmediği dönemlerde yaşamış omayı istiyor.
B) Atom bombasındaki kötülüğün insandan kaynaklandığına inanıyor.
C) Atom bombasının değil, insanların tehlikeli olduğunu düşünüyor.
D) Atomun insan hayatındaki varlığını sürdüreceğine inanıyor.
E) Atom bombasının zararlarını iyi biliyor.

 

Tanpınar’a kadar sözcükler, yalnız sözlüklerdeydi. Ölü sözcükler olarak duruyordu. Tanpınar, onların etinden tuttu, onlarla özdeşleşti. Böylece de yerinden oynattı onları, bizim yaptı, o zamandan beri de sözcükler bizim gibi dolaşıyorlar. Peyami Safa ise, nesnelerle insanları özdeşleştirmişti; bizim gibi, bizimle konuşan, bizimle gidip gelen varlıklar yapmıştı onları. Her konuşmasının sonunda kürsüden ayrılırken eliyle kürsüye dokunarak “Hoşça kalın” der, öyle ayrılırdı.

6. Yukarıdaki parçada vurgulanmak istenen temel düşünce aşağıdakilerden hangisidir?

A) Tanpınar kelimeleri,Peyami Safa ise cansız nesneleri kişileştirerek topluma katmıştır.
B) Tanpınar, sözlüklerde duran ölü sözcüklere hayatiyet kazandırmıştır.
C) Peyami Safa ile Tanpınar hayata bakış açılarıyla edebiyata yeni bir anlayış getirmişlerdir.
D) Peyami Safa, kullandığı eşyaları insan yerine koyarak onlara kişilik vermiştir.
E) Peyami Safa İle Tanpınar, daha önce yapılmamış olan bir şeyi gerçekleştirmişlerdir.

 

İnsan düşüncesinin, her durumda, her ortamda geçerli “genel”, “değişmez” doğrular bulunduğuna inanmaktan kurtulmasında; sabitlikten, göreceliğe geçmesinde deneme yazarlarının büyük katkısı olmuştur, Deneme’de, her doğruya kuşkuyla bakıp onu yeniden ele almak kendi düşüncesinin, kendi bilgilerinin, kendi kültürünün ölçülerine vurarak sınamak, insanoğlunun kişiliğini bulmasında da önemli yeri olan bir tutumdur. Deneme yazarlığının birçok yönden, insan düşüncesinin gelişmesinde olumlu etkileri bulunduğu inkar edilemez.

7. Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Deneme yazarlarının, insanın düşünce dünyasının gelişmesine katkıda bulunduğunun yadsınamayacağına
B) Deneme yazarlarının, insanların sabit bakış açılarının değişken hale gelmesine katkıda bulunduğuna
C) Deneme yazarlarının, insanlardaki yerleşmiş kanaatlerden bazılarını değiştirdiğine
D) İnsanın kişiliğini kazanmasında doğrulara kuşkuyla bakmasının ve onları kendi kültürünün ölçüleriyle değerlendirmesinin önemli katkıları olduğuna
E) Deneme yazarlığının Batı’da başlayıp giderek bizim toplumumuzda da önemli bir yer tuttuğuna

 

 

Son günlerde konuştuğum iki sanatçının da yakınması aynı noktada birleşiyordu: “Bizi anlamaları için, okurdan da çaba istiyoruz. Okurun, bizi bir çırpıda değerlendirmesini, anlamadım demesini acele bir yargı sayıyoruz.” Onlara hak veriyorum. Ben de aynı düşüncedeyim. Bir şeyden tat alabilmek için az ya da çok bir çaba harcamalı insan.

8. Aşağıdakilerden hangisi, paragrafta sözü edilen iki şairin yakınması değildir?

A) Gerektiği gibi anlaşılamamak,
B) Okuyucuyla aralarında sağlıklı bir ilişki olmaması.
C) Eserlerini kimsenin okumaması.
D) Gerçek değerlerinin anlaşılmamış olması.
E) Eserlerinin yeterince anlaşılamamış olması

 

 

Sokakların böylesi aydınlık olmasının temelinde, ışıl ışıl bir şehir isteğinden çok, asayişin sağlanması arzusu varmış. Cinayetler ve vurgunlar ahaliyi yıldırmış besbelli, asayişi sağlamakla görevli olanlar da. Bu yüzden, her evin bir penceresinde sokağa aksedecek şekilde bir ışık yakılması mecburiyeti koymuş. Yetmemiş. Bu kez, geceleri köşe başlarına, yol ağızlarına seyyar ışık görevi gören zabıtalar dikilmiş.

9.Bu parçada vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?

A) Aydınlatmanın dünden bugüne nasıl şekillendiği
B) Toplumu tehlikelerden korumak için bir takım önlemler alınması gerektiği
C) Toplumsal olayların belli bir süreç içerisinde gerçekleştiği
D) Bir takım polisiye tedbirlerle suçların önünün alınamayacağı
E) Sokak lambalarının kullanılmasının güvenlikle ilgili gerekçeleri olduğu

 

……Atasözlerinde ait olduğu ulusun düşünceleri, yaşayışları, inanışları, gelenekleri ve sembolleri görülür. Atasözleri ulusların zekâlarındaki keskinliğin, hayallerindeki gençliğin, duygularındaki inceliğin tipik örneklerini sunar bize.

10. Bu parçanın başına, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Her ulusun atasözlerinde, o ulusun yaşamından İzler görülür.
B) Atasözleri yol gösterir, öğüt verir.
C) Atasözleri ait olduğu ulusun hayata bakışını yansıtır.
D) Atasözleri, ulusun kültürünü ve benliğini yansıtır.
E) Atasözleri ait olduğu ulusun dünya görüşü ve hayat felsefesi hakkında önemli ipuçları verir.

 

Bu can sıkıntısı beni sürekli rahatsız ediyor. Hem bilseniz o kadar korkunç bir rahatsızlık ki… Ne yapsam bundan kurtulamıyorum ve öyle zamanlarım oluyor ki her şey ve herkes gözümde sıfıra düşüyor. Aynada kendi kendime bakmaktan korkuyorum. Bu can sıkıntısından kurtulmadan, yaşamanın tadı yok.

11.Düşüncenin akışına göre parçanın ilk cümlesi aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?

A) Ben nedense bunu başaramıyorum.
B) Can sıkıntısından bir türlü kurtulamadım,
C) Bugünlerde, sebebini anlayamadığım bir can sıkıntısı geldi yakama yapıştı.
D) Can sıkıntısının bir nedeni olmalıdır.
E) Bilmem senin de canın sıkılır mı?

 

Yaşamdaki kısırlık, kendini doğrudan dilde ve düşüncede kısırlık olarak gösterir. Kısırlaşmış bir düşünce ve dil, dönüp yaşamı değiştirmeye, renklendirmeye yetmiyor. Bu durum dil ve düşünce arasındaki ilişkide de geçerlidir. Düşüncenin dilden, dilin düşünceden önceliğini kabul etmek bizi yanlışa düşürecektir. Dil ve düşünce birbirini gerektirir.

12.Bu parçanın sonuna, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?

A) Dil düşünceden bağımsızdır.
B) Dil ile düşünce etkileşim içindedir.
C) Kişi zihnindeki kavramlar kadar düşünür, düşüdüğü kadar kavrama sahiptir.
D) Dil düşünceden soyutlanamaz.
E) Dil olmadan düşünce ifade edilemez.

 

Futbolun son yıllarda yaşamı ne kadar derinden ve uzun süreli etkilediğinin farkında mısınız? Maç günlerin-deki randevular TV’deki yayın saatine göre veriliyor. Maç günlerinde caddeler, sokaklar boşalıyor, dükkânlar erken kapanıyor….. Yenen takımın taraftarları sevinçten ne yapacağını bilemiyor, yenileninki üzüntüden.

13.Konuya ve düşüncenin akışına göre parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

A) Maçlara olan ilgi her geçen gün artıyor.
B) Günler önce başlayan maç muhabbeti maçtan sonra da devam ediyor.
C) Futbol herkesi ilgilendiriyor.
D) Futboldan anlamayanlar yorum yapamıyor,
E) Maç yorumu zamanımızın önemli bir bölümünü alıyor.

 

 

Yapıtlarıyla değil, kişiliğiyle olaylar yaratarak çevresindeki ilgileri canlı tutmaya çabalar. Yaşamının gerilimlerini sa-natçılığın kanıtları sayar. Ama ruhundaki gerilimlere karşın porsumuş ürünler verdiği için dengeyi bir türlü tutturamaz.

14.Parçanın başına aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi en uygundur?

A) Sanatçılar tutarlı ürünleriyle kişiliklerini pekiştirirler.
B) Kimi sanatçı, sanatının cılızlığına karşın sürekli tepinme içindedir.
C) Sanatçıları ayakta tutan biraz da kişilikleridir.
D) Her güzel eser sanatçının bilgisini geliştirir.
E) Sanatçılar dengeli bir yaşam sürdüremez.

 

 

Kalabalık karsısında konuşmak bana göre değil. En bildiğim konularda bile ne diyeceğimi şaşırıyorum. Sandalyeler dizilmiş, dinleyiciler bekliyor. Sen çıkacaksın karşındakileri yarım saat, bir saat oyalayacaksın. Sıkmadan, bıktır-madan. Hep kaçarım böyle durumlardan.

15.Aşağıdakilerden hangisi bu sözleri söyleyen kişinin bir özelliğidir?

A) Edebiyat dışında konuşmayı sevmemesi
B) Etkileyici bir konuşmacı olmaması
C) Topluluk karsısında konuşmaktan heyecanlanması ve sıkılması
D) Düşüncelerini başkalarıyla paylaşmak istememesi
E) Bilgi ve birikim açısından yetersiz oluşu

 

 

Antolojiler… Hepsinin kapağını kapatmalı. Yıllar Önce bayılarak okuduğum bir şairin mısraları şimdi otomobil penceresinden gördüğüm reklam panolarındaki yazılar kadar uzak ve ilgisiz. Ben bunları mı beğenmiştim? Şairin suç ortağıyım, niye kendi-mi aklamaya çalışıyorum sadece?

16.Yukarıdaki sözlerin sahibi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Özeleştiri yapmaya yatkındır.
B) Zamanla şiir zevki değişmiştir.
C) Şiire ilgisi azalmıştır.
D) Okuduklarının değeri üzerinde düşünür.
E) Sanat değeri taşımayan söze ve yazıya pek ilgi duymaz.

 

 

Hasan Ali Yücel, kendi kuyusunu kazanları yanı başındaki koltuklara oturtacak, yüreğinin ve evinin kapısını düşmanlarına açacak bir insandı. İkiyüzlü olmaktansa zevksiz, dobra dobra, hatta kaba görünmeye razı olurdu. Türkiye’ye yararlı belli bir iş için çalıştığınız sürece onun dostluğunu, yardımını hemen kazanabilirdiniz. İş arkadaşları arasında hiç hoşlanmadığı kimseler bulunabilirdi; ama hiç kimseye kin beslemezdi.

17.Bu parçada sözü edilen kişi, aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilemez?

A) Açık sözlü, dürüst
B) İyi niyetli, hoşgörülü
C) Zaman zaman kaba olabilen
D) Ülkesini çok seven
E) Duygularını belli etmeyen

 

 

Son sayı için size hikaye gönderemedim. Olanca içtenliğim ve dürüstlüğümle söyleyeyim, konu bulamadım yazmaya. Düşündüm, düşündüm, hiçbir şey bulamadım, tatsız tuzsuz bir şey göndermek de içimden gelmedi. Çok sıkıcı bir şey bu aynı zamanda.

18.Bu sözleri söyleyen kişiyle ilgili olarak aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?

A) Yazma becerisini kaybetmiştir.
B) Sürekli yazmaktan bıkmıştır.
C) İşini önemsememiştir.
D) Konu seçiminde zorlanmıştır.
E) Yazdıklarını beğenmemiş ve daha iyisini yazmak için uğraşmıştır.

 

Onun en çok uyuduğu altı saatti. Daha az uyuduğu günler de oluyordu. Yazı yazmaya daldı mı yemeyi içmeyi unutuyor, ancak gözleri kapandığı vakit gidip yatıyordu. Masanın başında uyuyakaldığı çok oluyordu.

19.Parçada sözü edilen kişinin en önemli özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Uyumayı fazla sevmemesi
B) Çalışkanlığı ile tanınması
C) Yazı yazarken uyuyakalması
D) Çok yorulmadan önce uyumayı düşünmemesi
E) Yazı yazmayı her şeyden önemli tutması

 

 

Çocuklarının iyi yetişmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadı. Adeta gecesini gündüzüne kattı, işten yorgun argın döndüğü günlerde bile, yorgunluğunu çocuklarına yansıtmadı. Onlara babasızlıklarını hissettirmemeye uğraştı. Çocuklarının bir sıkıntı çekmeden yetişmeleri için kendisi dayanılmaz sıkıntılara katlandı. Çocuklarıyla kısır çekişmelere asla girmedi. Zaman zaman onların olumsuzluklarını görmezden geldi.

20.Yukarıda sözü edilen annenin en belirgin Özelliği aşağıdakilerden hangisidir?

A) Çocuklarını, her şeye karşın, en iyi şekilde yetiştirmeye çalışması
B) Zor işlerde çalışması
C) Çocuklarıyla iyi geçinmesi
D) Çocuklarının her ihtiyacını karşılaması
E) Yorgunluğunu çocuklarına yansıtmaması

 

 

YANITLAR

 

1. D 11. C
2. B 12. A
3. E 13. B
4. E 14. B
5. A 15. C
6. A 16.  C
7. E 17.  E
8. C 18.  D
9. E 19.  E
10. B 20.  A

 

 

 

* Kimi sorularda içerik, internetten alıntılanarak derlenmiştir…

Hakkında Hasan Hüseyin KÖKEN

3 Ocak 1958'de Eskişehir Seyitgazi'de doğdu. İlkokul,ortaokul ve Liseyi Eskişehir'de,Yüksek öğrenimini Eskişehir ve İstanbul'da tamamladı.Eskişehir Eğitim Enstitüsü'den 1980'de mezun oldu. 1991'de Anadolu Üniveritesi Açık Öğretim Fakültesi'nde lisans tamamladı.Giresun Bulancak Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1980-1986),Kastamonu Tosya Endüstri Meslek Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği ve Müdür Başyardımcılığı (1986-1990), Sakarya Geyve Alifuatpaşa Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1990-1993), Sakarya Ozanlar Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1993-1995), Sakarya Özel Tansel Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği (1995-1998), Sakarya Özel Tansel Dershanesi Türkçe Öğretmenliği ve Kurum Müdürlüğü (1998-1999), Ankara Birikim Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (1999-2000), Ankara Bilge 2000 Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2000-2002), Ankara Çubuk Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2003-2005), Ankara Seviye Dershanesi -Ankara Polatlı Sistem Dershanesi Türkçe Öğretmenliği (2005-2007), Ankara Dershanelerinde Türkçe Öğretmenliği, Yöneticilikler. (2007-2011), Kocaeli İzmit American Life MEB Danışmanlığı (2011-...)

Ayrıca Kontrol Et

ÖDEV TESTİ 6

Aldatmaya ve aldanmaya en elverişli şeyler bilmediğimiz şeylerdir. Bir defa, görülmedik şeylere insan nedense kolay …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir